İSMEK Müzik Kursları Kurs Merkezleri

Sanatın her dalına olduğu gibi müzik dalına ve eğitimlerine de ayrı bir önem veren İSMEK, 2006 – 2007 eğitim döneminde, biri Avrupa Yakası’nda diğeri Anadolu Yakası’nda olmak üzere iki müzik ihtisas merkezini İstanbulluların hizmetine sunmaktadır. Fatih’te Fındıkzade Müzik İhtisas Merkezi ve Kadıköy’de ise Hasanpaşa Müzik İhtisas Merkezi, İstanbulluların her geçen gün artan ilgisiyle alanında önemli fonksiyonlar icra etmektedir. İSMEK, müzik ihtisas merkezlerinin yanı sıra talebe göre diğer kurs merkezlerinde de müzik branşlarında eğitimler vermektedir.
Branşlar
1-Piyano: Piyano kelimesi İtalyanca’dan gelmektedir. İlk piyano, 100'lü yıllarda İtalya - Floransa'da Bartolomeo Cristofori tarafından yapılmıştır. Klavyeli ve telli çalgılar grubunda yer alan en önemli müzik aletlerinden biri olan piyanonun yapım biçimi ile duvar ve kuyruklu (salon) adı verilen çeşitleri vardır. Sesler, tuşların tellere dokunan çekiçleri harekete geçirmesiyle çıkmaktadır. Piyanoda bulunan iki pedal çalış sırasında sesi kuvvetlendirmekte ya da hafifletmektedir.

2-Ney: Türk musikisinde kullanılan kamıştan yapılan bir sazdır. Bilhassa dini ve klasik musikinin icrasında önemli yeri vardır. Ney’e mistik ve klasik musikideki yerini 13. asırda Mevlana Celalettin Rumi vermiştir. Ney üfleyenlere ‘‘neyzen’’ veya ‘‘nayi’’ denir. İlk neyzen Hamza dede olarak bilinir. Nayi Osman dede, Yusuf dede gibi ünlü ustalar da günümüze kadar adlarını duyurmuşlardır. Türk sazları içinde ney hariç diğerlerinin akortları sabit değildir. Ney’e mistik özelliği veren de akordunun sabit oluşudur.

3-Ud: Ud kelimesinin aslı Arapça dır: "sarısabır veya ödağacı" anlamındaki "el-oud’' dan gelir. Ud perdesiz olması sebebi ile zengin bir ses aralığına sahiptir.Yüzyıllardır kullanılmasına ud için binlerce eser yazılmasına rağmen hala melodik zenginliğini korumaktadır. Perdeli ve mızraplı aletlere göre çok teknik ve zordur. Ud uzunca bir zamanda sabır ve azimli bir çalışma ile öğrenilebilir. Tok ve davudi sesi ile büyüleyici ve şevk verici bir musiki aletidir. Ud, tekne (gövde), göğüs (kapak), sap (klavye), burguluk ve teller olmak üzere beş esas elemandan meydana gelir. Tellerinin dört türlü akort şekli (inceden telden kalın tele doğru): sol-re-la-mi-si-fa diyez’ dir.

4-Bağlama: Bağlama, en eski Türk sazıdır. Orta Asya kökenlidir. İlk zamanlar Kopuz-Kokakopuz gibi adlar almıştır. Çöğür, divan bağlama, cura bağlama, tambura gibi değişik boy ve ebatlarda çeşitlilik kazanmıştır. Dut, gürgen ve kestane ağaçlarından yapılan telli çalgıdır.

5-Gitar: Gitarın kökeni, geliştirilmiş bir grup telli enstrümana dayanır. Bel kısmı oyuk ilk gitarlar Rönesans sırasında İtalya ile İspanya’da ortaya çıkmış ve o tarihten günümüze kadar tüm Avrupa’da giderek yaygınlaşmıştır. Düşük ses şiddetine sahip narin bir salon enstrümanı iken günümüzde geniş bir çeşitlilikle ses rengi ve dinamiğe sahip bir enstrümana dönüşmüştür. Gitar hem solo hem de eşlik enstrümanı olarak kullanılabilmektedir.

6-Solfej: Musiki, bir duyguyu düşünceyi veya olayı anlatmak gayesiyle yapılmış ahenkli seslerin bir sanat anlayışı içerisinde bir araya getirilmesidir. Türk musikimiz, kendi alanında üstatlar yetiştirmiştir. Solfej kurslarımızda, musiki ilminin bağlı olduğu kurallar, nota bilgisi, ses eğitimi vb. konuların eğitimi verilmektedir

7-Halk Oyunları: Duygu ve düşüncenin hareketle ifadesidir. Yurdumuzun değişik yörelerinde yaşayan insanların örf, adet ve geleneklerini, karakterlerini, duygu ve düşüncelerini, inanışlarını ifade edişlerini anlatan; toplumsal olaylar, kavga, aşk, savaş, sevgi vs. gibi konuları içeren oyunlar bütün bölgelerde oynanmaktadır. Buna folklor (Halkbilimi) da denilmektedir. Çoğu eğitim bilimcileri bu yolla edinilen bilginin hafızalarda daha kalıcı olduğunu, davranışları geliştirdiğini, insana öz güven kazandırdığını saptamışlardır. Ülkemizin kültürel yapısı gereği her yörenin oyun şekli farklıdır.

8-Tambur: Tambur kelimesinin aslı Sümerce Pantur'dan bozulma Tambur'dur. Zarafeti ölçüsünde hırçın bir saz olan Tambur’un önce uzun tellerini tam olarak kaynaştırmak (yani mükemmel bir akort yapmak), sonra da akordu aynı temizlikte korumak problemdir. Sapı üzerinde Türk Musikisinin gerektirdiği aralık düzenine göre bir oktavda 36 olmak üzere iki oktav genişliğinde katgut perde bağları vardır. Tambur’da çeşitli akortlar kullanılabilmektedir. Özellikle icra edilecek makama hatta esere göre akort değiştirilebilir. Esasen fevkalade nazik ve hassas olan Tambur Türk musikisini tek başına temsil etmeye en fazla kabiliyetli solo sazımızdır.

9-Kanun: Kanun, mızrapla çalınan bir tür "zither"dir. Bazı kaynaklara göre büyük Türk bilginlerinden Farabi (80-950) tarafından icat edildiği söylenmektedir. “Kânun”, klasik Osmanlı müziğine 16. yüzyıldan önce girmiş olup, ancak bugünkü biçimini 160'larda almıştır. “Kânun” eğik kenarı uzun bir yamuk şeklindedir. Bu şekilde yapılmasının amacı, tellerinin boyunun ayarlanmasındandır. Ayrıca mızraplı çalgılarımızdan en fazla ses yoğunluğuna sahip olan çalgı olarak karşımıza çıkmaktadır.

10-Türk Halk Müziği: Yerel nitelikli bir müzik türü olan Türk Halk Müziği, yörelere göre farklı nitelikler göstermektedir. Türk Halk Müziğini zengin kılan en önemli özelliği, üslup ya da tavır özelliğidir. Bu müziğin ezgileri sözsüz (çalgısal-enstrümantal) ve sözlü olmak üzere de ikiye ayrılmaktadır. Ezgileri yapı bakımından ise uzun hava ve kırık hava şeklinde bölümlenmektedir.

11-Türk Sanat Müziği: Türk sanat müziği, tek sesli bir müziktir ve yüzlerce makamı bulunmaktadır. Hicaz, Nihavent, Hüseyni, Kürdi, Rast, Karcığar, Uşşak bu makamlardan bazılarıdır. Ezgi kalıplarıyla, kullanılan enstrümanlarla Türk Halk Müziği ile kardeş bir müziktir ancak Türk Sanat Müziği, belli amaç ve kurallara göre bestelenmektedir. Türk Sanat Müziği tarihinde İsmail Dede Efendi, Hacı Arif Bey, Avni Anıl, Münir Nurettin Selçuk, Ayhan Özışık gibi ünlü bestecilerin isimleri altın harflerle yazılmıştır.

12-Batı Müziği: Batı müziği çok sesli (armoni) bir müzik türüdür. Bir oktav, 100’erlik alt perde gruplarına bölünmüş ve 12 ses elde edilmiştir. Sesler ardarda çalınabildiği gibi eşzamanlı da çalınabilir. Batı müziğinin ilk dönemlerinde armoni yoktu. Sesler birbiri ardına çalınır, daha doğrusu söylenirdi. O zamandan bu zamana özellikle Klasik Batı Müziği eserlerinin günümüze ulaşmasını sağlayan en önemli şey notasyon yöntemidir.

13-Kabak Kemane: Çıkış yeri Orta Asya olan kabak kemane, gövdesi su kabağından yapıldığı için bu adı almıştır. Günümüzde gövde yapımında ağaç kullanılan kabak kemaneler de yaygındır. İki veya üç telli olan bu çalgı, at kılından yapılan bir yayla çalınır.Tekne kısmında ise yürek zarı kullanılır. Perdesiz bir çalgı türüdür. Kabak kemane, yapımında kullanılan farklı malzemesiyle müziğe başka bir tını katar.Türk Halk Müziği’nin de önemli bir parçası olan bu çalgı özellikle Ege Bölgesi’ne ait türküler eşliğinde çalınan bir enstrümandır.

14-Klasik Kemençe: Türk halk çalgıları arasında önemli bir yeri olan kemençe, her zaman farklı tınısıyla kendini belli eden bir enstrümandır. Kemanın bütün gövde ve sap kısmı karaağaç, karadut, ardıç, maun veya pelesenk ağaçlarından elde edilen bir takozun içi oyularak yapılır. Kemençe üzerinde üç tel vardır. Bu üç telin ikisi (rast ve neva) bağırsaktan, üstteki tek telse (yegah) gümüş sarılarak yapılan tellerdir. Kemençe yaklaşık 60 cm uzunluğunda, esnek olmayan, dayanıklı ve sert ağaçlardan yapılan bir yayla çalınır.

15-Kaval: Üflemeli bir Türk halk çalgısı olan kaval, günümüzde halk müziğinin önemli bir enstrümanı olarak kullanılmaktadır. Solo olarak çalınan kaval, koro şeklinde çalındığında farklı ses tınıları hissedilen bir çalgıdır. Kavalın üretiminde belli bir ebat standardı yoktur. Kaval üzerinde üst kısımda 7, alt kısımda 1 melodi perdesi bunların dışında yine alt kısmında 4 perde daha vardır.Yapımında genellikle erik ağacı kullanılan kaval, dilli kaval ve dilsiz kaval olmak üzere iki çeşide ayrılır.

16-Yaylı tambur: Yaylı tambur şekil olarak mızraplı tambura benzemekle birlikte farkı şudur; mızrap yerine at kılından yapılma yayla çalınır, mızraplıda teller tek düzlem üzerindeyken, yaylı tamburun en soldaki iki teli diğerlerinden yüksektedir. Daha sonraları cümbüş gövdesine tambur sapı takılarak yapılan yaylı tambur, son yıllarda kendine has bir şekle kavuşmuştur. Çalma şeklide mızraplı tamburdan farklıdır, gövdesi iki diz arasına yerleştirilerek yayla çalınır. Dikey tutularak çalınması sebebiyle, notaları çıkarmak için kullanılan teller sapın solundadır.

17-Keman: Yaylı çalgılar arasında önemli bir yeri olan keman aynı zamanda sesi diğer çalgılara göre insan sesine en yakın olan çalgıdır. Gövdesine, yapımına uygun ağacın oyulmasıyla şekil verilir. Telleri hayvan bağırsağı veya metalden üretilen keman, çene altı ile omuz arasına sıkıştırılarak tutulur. Bir elin parmakları saptaki teller üzerindeyken, yayın gövdedeki tellere sürtülmesiyle çıkar kemandan notalar. Türk müziğinde keman her dönem kullanıla gelmiş bir enstrümandır.


Usta Öğreticileri
Fındıkzade Müzik İhtisas Merkezi'nde, Haliç Üniversitesi konservatuar bölümü mezunu Abdurrahim Coşkun tarafından gitar eğitimi, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı bölümünden mezun olan öğreticilerimiz Murat Uçtu halk oyunları eğitimi, Melih Berse ney eğitimi, Serkan Şener piyano eğitimi, Perihan Dönmez solfej eğitimi, Ersin Ersavaş ud eğitimi, Remzi Ediz Gençoğlu kanun eğitimi, Gökhan Ünal tanbur eğitimi, Ali Tan ney eğitimi, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar bölümü mezunu Vural Yıldırım bağlama eğitimi, Marmara Üniversitesi müzik öğretmenliği bölümü mezunu Onur Kahya ise yine gitar eğitimi vermektedirler. Halen Dede Efendi Musiki Derneği’nde koro şefliği yapan Nadir Şen’in de aralarında bulunduğu usta öğreticilerimiz tarafından eğitimler devam etmektedir.

Etiketler:İsmek gitar kursu,İsmek piyano kursu,İsmek ney kursları,İsmek bağlama kursları,İsmek türk halk müziği kursları,İsmek müzik ihtisas kursu

Yorumlar

  1. Çok güzel bir paylaşım olmuş, böyle sanatsal etkinliklere mutlaka katınılmalı. Keman Kursu İzmir gibi sanatsal aktiviteler bolca artık hayatımızda yer edinmeye başladı.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder